17 Ekim 2009 Cumartesi

Sweet dreams are made of cheese

İnanılmaz bir şey şu kahvaltı. Yokluğu halinde hayatımda gerçekten kapanmaz kocaman boşluklar açılırdı. Yemek yemeyi de severim ama kahvaltının yeri bambaşka.

Yok yok öyle kapılardan sığmayan bir vücuda sahip değilim, hatta bildiğin inceyim, "anne sözü"nü gösterge olarak alır mısınız bilmem ama peşimde kaşık kadar kaldın sen yine elinde tabakla gezen bir annem var. Bu "anne" işini ayrıca yazacağım bir ara.

Kahvaltı ciddi bir iştir, önem vereceksin. Öyle her yerde yapılmaz. Mesela lüksü abartmış yerlerde yapmayacaksın, otlu peyni olacak bir defa. Ki bence en ideali evde bahçede kendi sıktığın portakal suyuna daha önceden portakal suyunu dondurarak yaptığın buzları koyarak yapılan kahvaltıdır. Yaz olmalı etraf çok sıcak ama sen gölgedesin ve serin. Saçlarını savuruyorsun, portakal rengi bardaktan bir yudum daha, en sevilen kahvaltı nesnesi olan krepten bir parça aldıktan sonra. Sonra uzattıkça uzatıyorsun kahvaltıyı, doymak değil sana mutluluğu veren, "kahvaltı" eyleminin ta kendisi. Kahvaltı bir eylem burada, yemek yemek değil, karın doyumak değil, başka hiçbir şeyle açıklanamaz, sadecek endi olan eylem.

"yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı"

Her sözünün altına imzamı atacağım şairin, Cemal Süreya'nın dizeleri.

Farkına var demiş miydim, hayatın, kendinin, sevdiğin şeylerin. Iskalama, vaktin kalmayabilir belki sonra

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder